Sonbahar Ve Yasam |
|
Gözüm de yas icimde hüzün | |
Aydinligi olmayan karanlik bir yoldayim | |
Biktiran caresizlik ve icimdeki sikinti | |
Dogmanyan günes batmayan bir gün | |
Ümitsiz bir yasam almis dört bir yani | |
Sonbahar yapraklar dökülüyor | |
Hayatim dan kayan bir seyler gibi | |
Kendimi sonbahara benzetiyorum | |
Dökülen her yaprakda kendimi görüyorum | |
Sanki isteyip de yapamadigim ümitlerim gibi | |
Dökülüyor yapraklar bitiyor ümitler | |
Yasanmadan bu hayat geciyor günler | |
Cünki yasamda bir sonbahardir | |
AĞLARIM GoNuL
Seni Seviyorum Umudum var
Hüzün yıldızları parlıyor bugün gökyüzünde, Bu gece yine için için yanıyorum, Oturmuş seni düşünüp ağlıyorum, Seni, gidişini, sevişini, herşeyini... Unutamıyor işte seni şu yaralı kalbim, Yaptıklarımı hatırlayıp, pişman ol AGLARIM Neden gulmesin gul gibi yuzler; Nicin aglasin o guzel gozler; Niye sevgiye sevimsiz sozler, Soylenir diye sasar aglarim. Su gordugumuz reng-a-reng cicek, Sevdali bulbul, ari, kelebek, Yek digerini birakip gidecek: Vefasizliga bakar aglarim. Solmasin dersin sunbulum, gulum; Yarin elinden alacak olum; Butun dunyayi inletse unum; Caresizlikten cosar aglarim. Nes'e gizlenir, coker bir melal; Her vucud, her sey mahkum-i zeval; Son nefese kadar tukenmez cidal. Tukenmez derdim sayar aglarim. AĞLIYORUM Sahilde aynı yerimizde oturuyorum, Yanımda bir boşluk var oda sen Dolduramıyorum Yine sana dönmek için çırpınıyorum, Arıyorum seni bulamıyorum. Ağlıyorum Elimde bir sıcaklık var Kanımdan mı? Güneşten mi? Yüzümde bir soğukluk Rüzgardan mı? Denizden mi? Biliyorum hiç bir şey anlamıyorum. Bütün bunlar bana verdiğin, Aşktan mı? Sevgiden mi? AYRILIK Öpsem şu rüzgarı sana dokunur diye, Ölüp kalacak mıyım yoksa, ismini diye diye, Gün boyunca bekledim telefon çalsın diye, Ama sen aramadın ayrılalım diye... Bahtsız benim adım, ayrılık ise soyadım, Her geçen gün yaklaştım ayrılığa adım adım, Herşeyden ayrılırım ama ayrılıktan asla, Yoktur benim yarim ayrılıktan başka... İşte bir şiir daha, yine bir acı, Yarab dinmeyecek mi, bende ki bu sancı? O tatlı gülüşün artık benim kaderim, Gülüyor kaderim, bitmiyor kederim... AYSEN İklimler çileme çare bulmuyor. Mevsimler halimi sormuyor Ay$en... Sakiler derdime derman olmuyor. $arkIlar yaramI sarmIyor Ay$en... İlkbahar, yaz derken hazanIm soldu. Murada ermeden miyadIm doldu. Kalb gözüm, ellere bakar kör oldu. Senden ba$kasInI görmüyor Ay$en... SEVDA ÜSTÜNE Bütün kitapları yakmalı Sevda üstüne ne söylemişlerse yalan Kitaplara göre insan Karanlıkta yüzüne bin mumluk lamba tutulmuş Gözleri,yüreği kamaşmış insandır Aptaldır,hastadır,kahramandır Bütün kitapları yakmalı Sevda üstüne ne söylemişlerse yalan İçinde birtek suret yaşayan yüreğe yürekmi derler Birtek yaprak veren dalın boynun burarlar Birtek meyve veren dalı keserler İnsan dediğin buğday tarlası gibi olmalı Estimi rüzgar bir değil milyonlar için esmeli Birtek meyve veren dalı kesmeli İnsan dediğin meyva misali Üstünde milyonlarca dalga İçinde kıyametler kopmalı İnsan dediğin derya misali Uçsuz bucaksız olmalı Gel çıkalım sevgilim gel Gel kurtulalım birer hanesinden Çekelim gidelim bir uçtan uca Açalım yüreğimizin kapılarını sonuna kadar Sevelim sevelim sevelim Sevebileceğimiz kadar SEVMEK Sevdiğinin hâliyle hâllenir. Sevgisi kadarıyla, onunla yaşar! Sevginin ne olduğunu tam olarak bilemediğimiz için çoğunlukla, "beğeni" ile "sevgi"yi birbirine karıştırırız. Beğeni" yanında "sahip olma" arzusuyla açığa çıkar!. Bir nesneden hoşlandığında, beğendiğin şeye sahip olmak ve üzerinde tasarruf edebilmek arzusuyla yaşarsın. Bu tüm mahlukatta çok yaygın bir duygudur!. Kimi, beğendiğini cebine sokar; kimi beğendiğine tasma takıp yanında taşıyarak> onunla hava atmak ister; kimi yakalayıp inine sürükler. Her mahlûk yaradılış fıtratına göre, beğendiği üzerinde tasarruf etmek ister. Sevmek" ise bundan çok farklıdır. Sevince, yanlızca sevdiğin için yaşamak istersin! Yalnızca yanında olmak, yalnızca onun olmak, yalnızca onun zevk aldığıyla zevk alıp,sevmediğinden kaçmak istersin! Sevdiğin öylesine sarmıştır aklını, fikrini,ruhunu ki, her şey sana, onu hatırlatır; yanında iken bile onun içinde olmak istersin!. Yakınlık bile uzak gelir sana!. Sen kaybolursun, sende; sevdiğin kalır yalnızca, beyninde!. Onun bakışıyla bakar, onun değerlendirmesiyle değerlendirir, onun diliyle konuşmaya başlarsın!. Gözün ondan başkasını görmez, kulağın ondan başkasını duymaz,elin ondan başkasına uzanmaz olur!. Her an sana sahip olmasını; varlığının, tasarrufunun her an üzerinde olmasını, her an seni kucaklamasını istersin!. Bedensel yakınlık bile, korkunç uzaklık gibi gelir sana; ve onunla tek bir beden, tek bir ruh, tek bir şuur olmayı dilersin!. Sevgi, fıtratın müsait ise, sevdiğinde yok edesiye yakar seni; ve gün gelir kaşında-gözünde, yüzünde-dilinde sevdiğini görürler de, "sen o olmuşun" derler! Beğenen sahip olmak ister. Seven ise sevdiğinde yok olur; feda eder her şeyi> sevdiği uğruna!. Bazılarının da sevgi kokusu sürülür üstüne;> "aşığım" sanır!. Ama sevdiği uğruna, fedakarlık etmeye gelince> sıra, o koku siliniverir üzerinden "kopamama" sabunuyla!. Parasından kopamaz. Mevkiinden kopamaz. Yakınlarından kopamaz. İçinde yaşadığı ortamın güzelliklerinden kopamaz. "Etraf"tan kopamaz! Derken kusurlar belirmeye başlar sevdiğini sandığının üzerinde. Eksiklikler görmeye başlar başlar, yetersizlikler görmeye başlar. Bunlar önce acıma duygusuna dönüştürür sevgisini; uzaktan acıyarak seyretmeye başlar. Sonra tatlı bir anıya dönüşür, sevgi sandığı>duyguları!. Bu tecrübe gösterir ki, onun fıtratında sevgi programı yoktur!.. Beğeniyi, sevgi sanmıştır!. Uzaklaşma ondan gelmemiş de, karşısındakinden gelmişse, bu defa "nefret"e döner "beğeni"; ondan intikamalma duygusu gelişir içinde; ve vicdanla intikam dalgaları arasında bir o yana bir bu yana sürüklenir durur;terkedilmişliğin, uzaklaşmanın, layık olmadığını yaşamanın sanısı içinde!.. Oysa yanlızca, fıtratında olmayan gerçek sevginin sonuçlarını yaşamaktadır!.Cüzdanı için, güzelliği-yakışıklılığı için, kendisine hoş gelen huyları için, mevkii-koltuğu için, ilmi için beğenmiştir;sevdiğini sanmış; sahip olamayınca da arzusuna erişememenin düş kırıklığı içinde kopmuş; yalnızca çıkarları doğrultusunda yaşamayı tercih etmiştir. Seven ise göze almıştır kopmayı. Dışlanmayı. Paradan-puldan, namdan nişandan, dosttan akrabadan uzak kalmayı. Fıtratından gelir sevgi!. Kulluğu sevmek üzeredir!. Onunla, sevmeyi yaşamak istediği için yaratmıştır onu Yaratan. O yüzden kopar anadan-babadan; dünyadan paradan! Seven, karşılıksız sever!. Beğenen karşılığını ister!. Benim istediğim gibi yaşarsan seni boğarım sahip olduklarıma, der beğenen!.. Onun zaten fıtratında yoktur sevgi, bilmez aşkın ne olduğunu!.. Ne üzere yaratılmışsa, odur tüm meşgalesi. Karınca gibi çalışır; maymun gibi çiftleşir; aslan gibi yavrularına sahip çıkar. Ama pervane gibi sevemez!. Atamaz kendini ateşe!. Sevgi sonunda yanmayı getirir!.. Beğeni ise sonunda kaçmayı!. Beğenen mahlûkat çoğunluğuna göre, "sevgi" delilikten bir türdür!.. Anlamazlar onlar, sevdiği uğruna, etraf ne derse desin deyip,her şarta katlanmayı! Ve "delillik bu" derler. Beğenme bir tür "hobi"dir!. Bazen ömür boyu sürer, bazen bir kaçyıl, bazen bir kaç ay!.. Sevgi bir ömür boyudur!. Bitmez, tükenmez, bazen durulur, bazen coşar ama hiç gerilemez! |